Yabancı dilde düşünmek

6 Ocak 2022

Metaforik Kullanımların Rolü

Bir dili öğrenmek konusunda çoğu kez gramer kurallarının bile ifade etmekte yetersiz kaldığı bir alan vardır: Duygusal Zekâ.

Duygusal Zekâya hitap etmek, kelimelerle aramızda kurduğumuz bağdan geçer. Peki kelimelerle nasıl bir bağ kurabiliriz? Elbette ki yabancı dilde objelere verilen adlarla bu bağı kurmak kolay değildir ama zaten bir dilin zihniyetine girebilmek için de objelerin adlarını bilmek yeterli değildir.

Bildiğimiz gibi her dilde metaforik anlamlar içeren kelime ve kalıplara sıklıkla rastlanır. Metaforların oluşumu o dili konuşan insanların kültürüyle iç içe bir oluşum halindedir. İşte bu nedenden ötürü de bir dilin zihniyetine metaforlar sayesinde inebiliriz.  

Her ne kadar yabancı dil öğretiminde metaforlar, yani mecazi anlamlı kelimeler, genellikle B1 seviyesinden sonraki müfredatta yer alsa da, aslında A1/A2 seviyesinde de belli bir sınır içerisinde atasözü ve metaforik kelime kullanışlarına yer verilmesi hem öğrenciyi o kültüre doğru zihnen yavaşça yönlendirmesi hem de dil öğretiminde olmazsa olmaz olan merak ve eğlence unsurunu beslemesi açısından oldukça önemlidir.

L2 (Second Language) öğrencileri için dil öğreniminde metafor kullanımının/öğretiminin sınırı, LS (Foreign Language) öğrencilerine nispeten doğal olarak daha geniştir çünkü L2 öğrencileri yabancı dili o dilin ülkesinde öğrendiklerinden dolayı ders dışında ve günlük konuşmalarda metafor kullanımlarına sıkça rastlarlar. Bu, A1/A2 seviyesindeki L2 öğrencileri için metaforik anlamlarla yüklü bütün kelimelerin tamamen anlaşılır olduğu anlamına gelmiyor elbette ama aynı seviyedeki LS öğrencilerine göre bu anlamda daha çok açık oldukları da bir kesin. (L2 ve LS arasındaki önemli farktan bahsettiğim yazım için bakınız: https://ebrusarikaya.com/tr/yabanci-dil-olarak-italyanca-ls-vs-ikinci-dil-olarak-italyanca-l2/)

Öte yandan bazı metaforik kelimeler/kalıplar, evrensel zihniyete hitap etmeleri sebebiyle anlaşılırlıkları yabancı dil öğrencileri için de bir sorun teşkil etmemektedir. İtalyan edebiyatından bir isimle örnek vermek gerekirse:

Lacrime di pioggia (Pascoli)             

Lacrime:  gözyaşları       //  Pioggia: yağmur

Hepimiz yağmurun damla damla yeryüzüne düştüğünü biliriz, bunu gözlemleriz, görsel tecrübemiz bize bu bilgiyi sağlar. Bu nedenle önemli İtalyan şair Giovanni Pascoli’nin, yağmuru gözyaşlarına benzettiği bu metaforunu anlatmakta zorluk çekmeyiz. Ancak bazı metaforlar, oluştuğu bölgenin kültürel yapısıyla yoğrulmuştur ve bu nedenle de o kelimenin gerçekten neyi kastettiğini anlamak o kültüre bir adım daha yaklaşmaya eşdeğerdir.

Peki metafor içeren kalıpları ve kelimeleri nasıl öğrenebiliriz?

Yabancı dildeki mecazi anlamlı kelime ve kalıpları ana dilimize çevirmeye çalışmadan, yabancı dildeki eş anlamlı kelimelerle ve cümle içindeki anlamlarına dikkat ederek öğrenmemiz, bizi o dilin kültürel zihniyetine yaklaştırarak dil öğrenimimizi salt tercüme mantığından uzaklaştırmaya yarayacaktır.

İtalyancada mecazi anlamlı bazı fiillere örnek olabilecek cümlelerimize bakalım:

*“Un grande amore sboccia fra i due.”

Türkçe tercümesinde, “İkisinin arasında büyük bir aşk doğuyor” diyoruz fakat bu cümlede İtalyanca “çiçek açmak” anlamına gelen “sbocciare” fiili kullanılmaktadır, bu da aşk olgusunun çiçeğe benzetildiği bir dil ve kültürle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

*“Non è stato affatto facile abbracciare questa vostra idea.” 

Türkçe tercümesi: “Sizin bu fikrinizi benimsemek hiç de kolay olmadı.” Bu cümlede İtalyanca “sarılmak” anlamına gelen “abbracciare” fiilinin bir fikri benimsemek anlamında kullanıldığını görüyoruz.

(Dikkat: Burada Türkçedeki “tutunmak” anlamı bulunmamaktadır, bunun için İtalyancada başka bir fiili kullanıyoruz: “Aggrapparsi”, mesela “bir umuda sarılmak: aggrapparsi a una speranza”)

Fikirlerden söz açılmışken mecazi anlamda kullanılan başka bir fiilimizi de örnek olarak gösterebiliriz:

*“Accarezzare un’idea”. Türkçesi: bir fikri ihtimal dahiline katarak düşünmek. Bu cümlede İtalyanca “okşamak” anlamına gelen “accarezzare” fiilinin kullanıldığını görüyoruz.

İçerisinde mecaz anlam barındıran kelime/kalıpları tanımak ve öğrenmek için her ne kadar edebiyat bize çok yardımcı olsa da mecazlı kullanımlara sadece edebî eserlerde rastlamıyoruz.

*“Indovina chi è venuto oggi a trovarmi? Dai, spara un nome!” 

Türkçe tercümesi: “Bil bakalım beni bugün kim görmeye geldi? Hadi, bir isim söyle/tahmin et! Bu cümlede ilk anlamlıyla “ateş etmek” anlamına gelen “sparare” fiilinin “tahmin et, söyle” gibi anlamlara da geldiğini görmekteyiz.

Yabancı bir dilde düşünmek, her şeyden önce zihinsel çeviri yapmayı bırakmakla, yani karşımıza çıkan yeni kelime ve kalıpları “realia” diyebileceğimiz kültürel materyaller aracılığıyla (örneğin; şarkı, film ve reklamlar bu konuda bize çok yardımcı olacaktır) ve farklı cümleler içindeki anlamlarıyla düşünmekle başlar. Bu, ilk başlarda gerçekleştirmekte ve gerçekleştirdiğimizde de farkına varmakta zorlandığımız bir süreç olabilir ama yabancı bir sözcük karşısında o sözcüğü öğrenmek için kendimizi anadilimizde çeviri yaparken bulduğumuzda hemen aklımıza o sözcüğün bizde uyandırdığı anlamı gelmelidir (burada asıl rolü duygusal zekâ – diğer bir deyişle duygulara gönderme – ve görsel zekâ – yani zihinde canlandırma – yetileri oynamaktadır) ve düşüncelerimizi o anlama yönlendirmeye çalışmamız bize yardımcı olacaktır. Özellikle duygu belirten fiiller ve sıfatlarla bu çalışmaya başlamak aradaki farkı kısa sürede görülmesini sağlayacaktır.

Bu bağlamda metafor içeren kelime ve kalıpların önemi yadsınamayacak kadar büyüktür. Yukarıda gördüğümüz İtalyanca “abbracciare” ve “accarezzare” fiilleri duyguları da harekete geçirmesi yönüyle çeviriden ziyade duygusal ve zihinsel canlandırmayla öğrenmek adına güzel bir örnek oluşturabilir.