Yabancı dil olarak İtalyanca (LS) VS İkinci dil olarak İtalyanca (L2)
Bu iki kavram arasındaki fark, gerek yabancı dil öğretmenliğine gönül vermiş adaylar için gerekse öğrenciler için her zaman net olamayabiliyor. Bu farkın yeterince anlaşılmadığını veya iyice benimsenmediğini ise genellikle öğretmenlerin materyal seçiminden veya öğretim sırasında hangi dili (öğrencinin ana dilini ve öğretilmekte olan yabancı dili, yani erek dili) ne zaman kullanmaları gerektiğini tam olarak bilmediklerinden anlayabiliyoruz ve bu durum çoğu kez öğrencilerin -ki her ne kadar dilsel sürecin etkin bir parçası olarak çalışkan ve dikkatli olsalar da- dili öğrenememelerine ya da bu konuda gereksiz gecikmeler yaşamalarına ve hatta dilden soğumalarına yol açıyor.
Yabancı dil olarak İtalyanca (LS) öğrenen öğrenciler, bu zorlu fakat bir o kadar da heyecan verici yolculuğa onların ana dilini bilmeyen “yabancı” bir öğretmenle çıktıklarında dilsel farkındalık dediğimiz çok önemli bir konuyu ıskalayabiliyorlar. Çünkü “yabancı” öğretmenin her iki dil ve kültür (evet, Kültür! Çünkü dil öğretiminde gerek ana dilin gerekse erek dilin kültürüne layıkıyla vâkıf olmak şarttır) arasında karşılaştırma yapabilmesi çoğu kez mümkün olamayabiliyor. Hâlbuki, Yabancı dil olarak İtalyanca öğrenen bir öğrencinin, özellikle B1 seviyesine kadar, ana dili ile öğrenmekte olduğu dil arasındaki farklılıkları çok iyi kavraması (bunların ona metalinguistik -yani üstdil- açıdan çok iyi kavratılması) dili ileriki seviyelerde içselleştirebilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.
Örnek vermek gerekirse, Türkiye’de İtalyanca öğrenmeye başlayan bir öğrencinin başlıca dilsel gereksinimi, günlük konuşma ve bu tür diyalogların olmazsa olmazı olan deyimsel anlatımlar değildir. Ne var ki, sık sık birçok kurs ve okul, bünyesinde “yabancı” öğretmen bulundurmanın büyük bir avantaj olduğunu iddia ederek verdikleri eğitimin özellikle bu beceri üzerinde yoğunlaşacağına dair reklamlar yapmaktadır. Burada öğrencinin dikkat etmesi gereken nokta, ne istediğinin ve ona ne verileceğinin bilincinde olarak seçici davranmaktır.
Dahası, bahsettiğimiz konuşma becerisi ve deyimsel anlatımlar, LS dil eğitiminde ileriki seviyelerde geliştirilmesi gereken beceriler arasındadır. Aksi hâlde, LS öğrencilerinin dilsel sürecini olumsuz yönde etkileyebilecek faktörler meydana gelir, çünkü günlük konuşmalar çoğu kez gramer kurallarının dışına çıkılarak ve ancak gramer yapısını iyice benimsedikten sonra anlamı kavranabilecek ve kullanılabilecek türdendir.
İkinci dil olarak İtalyanca (L2) ise bizim kabaca “dili ülkesinde öğrenmek” dediğimiz duruma denk düşmektedir. İş veya eğitimle ilgili ya da ailevi sebeplerle İtalya’da bulunan bireylerin ikinci dil olarak İtalyanca öğrenmesidir, ki burada devreye ana dili İtalyanca olan veya ana dil seviyesinde İtalyanca bilen-konuşan öğretmenler devreye girer ve girmelidir. Kısacası öğretmenin, öğrencinin ana dilini bilmesi gerekmez, çünkü buradaki süreç öncekinin hemen hemen tam tersidir:
Öğrenci önce içinde yaşadığı toplumda ‘hayatta kalmak’ için dili öğrenir ve bu arada kendiliğinden ana dili ile öğrenmekte olduğu dil arasında dilsel farkındalıklar geliştirmeye başlar.
Bu tür eğitimde amaç, öğrencinin İtalya’da yaşarken günlük sosyal ve toplumsal alanlarda dili rahatça kullanabilmesine yöneliktir. Bu amaç doğrultusunda da gramer konuları, öğrenciye İtalya’da günlük yaşam çerçevesinde ihtiyacı olabilecek kavramlar aracılığıyla aktarılır. Örneğin; postanede, hastanede, polis merkezinde işlem yapmak; sokak ve caddelerdeki tabelaları okuyabilmek ve yorumlayabilmek gibi şehir hayatını ilgilendiren birçok konuda bilgi sahibi olmak ve buna benzer çeşitli iletişimsel aktiviteleri yerine getirmek gibi.
Kısacası dili Yabancı Dil Olarak (LS) öğrenmek/öğretmek ile o dili İkinci Dil Olarak (L2) öğrenmek/öğretmek birbirinden farklı şeylerdir ve her biri kendi içinde farklı yaklaşımlar, dolayısıyla da farklı aktiviteler gerektirir. Öğrenciler çoğu kez bunun farkında olmayabilirler ama öğretmenler olarak bizim onları bu konuda bilinçlendirmemiz, özellikle de öğrencilerin neyi neden öğrendiklerini bilmeleri açısından son derece önemlidir.
Not: Yukarıda bahsedilenler, ergenlik öncesi yaşlardaki öğrencileri ve yabancı dili gerçekten de B1 seviyesinin üzerinde olan öğrencileri kapsamamaktadır. Bu iki grupta yer alan öğrencilerin, “yabancı” öğretmenlerle -yani ana dili, öğrencinin öğrenmek istediği yabancı dil olan öğretmenlerle- çalışmaları farklı bir kategori içerisinde değerlendirilmektedir.